Hiç dikkatinizi çekti mi bilmiyorum, ama başarılı insanların, sanatçıların, markalaşmış kişi ve kurumların ortak bir özelliği vardır. Hepsi de bir hikâyeye sahiptir. Konumuz marka olduğu için bu yönde devam edeyim. Evet, hikâye önemlidir ve markalar bir hikâyeye sahip olmak için reklam ajanslarıyla, PR uzmanlarıyla, marka yöneticileriyle çalışırlar. Hikâyesi olmayan markaların rekabet esnasında soluğu kesilebilmektedir.
Danışmanlık yaptığım tüm markalara, yeni piyasaya çıkacak bir ürüne veya no name bir sanatçıya öncelikle nasıl bir hikâyeye sahip olduğunu soruyorum. Çünkü markalaşma stratejisinin temeline hikâyeyi koyarsanız farklılaşmanız kolaylaşır, dolayısıyla da markalaşırsınız. Hikâye sadece markalaşmak için değil, aynı zamanda olası krizleri bertaraf etmek için de gereklidir. Kısacası hikâye her şeydir...
Stratejik Marka Yönetimi kitabımın satır aralarında da markaların bir hikâyeye sahip olması gerektiğini sık sık vurguladım. Durum böyleyken Stratejik Marka Yönetimi’nin bir hikâyesi olmazsa olmazdı. Şimdi biraz da kitabın hikâyesinden bahsedeyim.
Şu an 27 yaşındayım. Kendimi bildim bileli yazıyorum. Daha ilkokuldayken mor kaplı bir defterim vardı. Kendimce bir şeyler yazıyor ve bunlara da şiir diyordum. O günden bu güne yazma sürecim hiç kesintiye uğramadı. Bilhassa 17 yaşında üniversiteye başlamamla birlikte yazma serüvenim profesyonel bir hal aldı. Daha çok kitap okumaya ve daha fazla yazmaya başladım. Farklı türlerde yazmaya odaklandım. Şiir, deneme, hikâye, roman, eleştiri, akademik (tarih ve edebiyat araştırmaları), reklam, pazarlama, dijital pazarlama, iletişim ve marka yönetimi üzerine yazmış olduğum toplamda 30 civarı kitabım var. Henüz bir kısmı yayınlandı fakat hepsi için bir yayın tarihi ve stratejisi mevcut. Hikâye, deneme ve roman türündeki kitaplarımdan bazılarını yayınladım. Yakında yayınlanmış olan kitaplarımın da yeni baskısı yapılacak.
Reklam, pazarlama ve iletişim alanlarının alt başlıkları olan dijital pazarlama, yeni medya, sosyal medya pazarlama, dijital marka yönetimi, stratejik marka yönetimi gibi konularda yazmaya ise 2012’de ajans kurmuş olmam vesile oldu diyebilirim. Lakin Ajans Paradise’ı kurmamla direkt olarak bu konularda makale yazdım diyemem. Zira öncelikle deneyimlemem, uygulamam, dinlemem ve bol bol okumam gerekiyordu. Bu alanlarda iyi yazmanın koşulları bunlardır.
Ekim 2014 itibariyle sözünü ettiğim kategorilerde makaleler yazmaya başladım. Niye Ekim 2014 diyecek olursanız, şöyle ki, bir şirketle ortak bir proje olarak hayata geçirdiğimiz bir içerik sitesi girişimimiz oldu. Reklam, pazarlama, iletişim, dijital pazarlama, sosyal medya, online itibar yönetimi, girişimcilik marka yönetimi gibi kategorilerde içerik üretecek bir girişimdi. Konusunda uzman ve sektör profesyonelleri tarafından takip edilen 30’a yakın yazarımız vardı.
O süreçte dijital pazarlama, sosyal medya ve stratejik marka yönetimi kategorilerinde epey makale yazdım. Daha sonra o girişimden şirket olarak ayrıldık lakin ben bu konularda yazmayı sürdürdüm. Yani bu kategorilerde yayın yapan ve en çok okunan mecralarda köşe yazarlığına devam ettim. Aynı zamanda bu konularda eğitim ve konferanslar vermeye başladım. Daha sonra stratejik marka yönetimi konusunda daha derli toplu ve belli bir sıralamayı gözeterek yazmaya odaklandım. Amacım Stratejik Marka Yönetimi adını taşıyan bir kitap hazırlamaktı. Kitabı yazarken Dikeyeksen Yayıncılık’tan Rahmi Bey ile tanıştık. Karşılıklı görüşmeler sonucunda bu kitabın Dikeyeksen etiketiyle yayınlanması konusunda anlaştık
Kısacası bu kitap 17 yaşında başladığım ve hala kopmadığım akademik hayatımın, 17 yaşında başladığım ve hala devam eden iş kariyerimin ve çocuk yaşta mor kaplı defterle başladığım ve hala devam ettiğim yazarlığın bir sonucudur. Herkese keyifli okumalar diliyorum. Kitapla ilgili yorum ve düşüncelerinizi bana sosyal medya aracılığıyla ulaştırabilirsiniz.
Mürsel Ferhat Sağlam